top of page
Alper Baş

Her İşte Bir Hayır Var Mıdır?

Yakın zamandaki seanslarımdan birinde bir hastama şu soruyu sordum: “Eğer şu an elimde tek dokunuşla sana istediğin özelliği yükleyebilecek bir güç olsa, en çok hangi özelliğinin değişmesini isterdin? Hastam şöyle cevapladı; “Beni her işte bir hayır vardır diyebilen birine çevirmenizi isterdim.”


"Her işte bir hayır vardır" deyişi, yaşanan olayların veya durumların başlangıçta olumsuz gibi görünen yönlerinin bile sonuçta olumlu sonuçlar doğurabileceğini ifade eder. Aslında psikoterapide çalışılması güç bir kişisel özellik olan olumsuzluk ve karamsarlığın tersidir. Polyannacılık olarak da bilinen, dünyayı hep güllük gülistanlık olarak görmekten de farklıdır, çünkü tehlikelerin varlığını da kabul eder ve onlarla ilgili sıkıntı da yaşanır. Karamsarlıkta ise, kişiler yaşamının olumlu yönlerini küçümserken, acı, hayal kırıklığı, ihanet, sıkıntı gibi olumsuzluk içeren olayları da aynı ölçüde büyütme eğiliminde olurlar. Sanki zihinlerinde bir filtre vardır ve bu filtreden içeri olumlu yaşantılar hiç geçmez, sadece olumsuzluklar girer.


Mesleki deneyimim sonrası artık karamsarlığın her insanın yapısında değişen ölçülerde var olan bir özellik olduğunu düşünüyorum. Bir miktar karamsarlık aslında iyidir, çünkü tehlikelere karşı bizi ayakta tutan bir radar sistemi gibidir. Ufukta tehlike görünüyorsa karamsarlık radarı bunu yakalar, ve tehlikeye karşı bir hazırlık yapıp yapmaman gerektiğini değerlendirmek üzere sana bildirir. Bu şekilde bakınca ne kadar da faydalı görünüyor değil mi? Bütün bu faydasının yanında varmak istediğim iki çıkarım var. Ya radarın hassaslık ayarında bir bozukluk varsa? Yani aslında senin için tehlike olmayan durumları da tehlike gibi algılıyorsa? Tıpkı ocakta dibi tutan tencerenin tüm binanın yangın sistemini çalıştırması gibi. İkincisi de, aslında daha da önemli olanı, tehlike işareti gerçek olduğu halde sende gereğinden fazla bir tepki oluşturuyorsa? 10 tane asker gönderip bastırabileceğin bir çatışma için bin tane askerim hazır olmalı şeklinde bir inancın varsa? O zaman bu işleyişi değiştirecek bazı yenilemeler yapman gerekebilir.


"Her işte bir hayır vardır" sözü ise bu noktada devreye girer. Yaşamda bazı olaylar yaşarız ki değil bin asker, bütün orduyu da seferber etsen elinden gelenler çok azdır. Bazı olaylar senin kontrolün dışında hızlıca gerçekleşir. Bir anda bir sağlık sorunu ortaya çıkabilir, çalıştığın kurum ekonomik koşullar nedeniyle seni işten çıkarabilir, kirada oturduğun ev satılabilir… Burada iki bakış açısı devreye girer: Birincisi; ben elimden geleni yapıyordum, bu kadarına hazırlıklı olmam mümkün değildi, her işte bir hayır vardır :). İkincisi ise “bak yine hayat beni şaşırtmadı, olabilecek kötülüğü önüme getirdi, ben iyi olayım diye çabaladıkça hayat izin vermiyor, ne yaparsam yapayım bu böyle devam edecek..” Bu ikinci durum büyük bir yaşam tuzağına kapılmana neden olur. Yaşamın olumsuz tarafına odaklanıp tehlikelerden korunman gerektiği için yaşadığın kaygı halinden yorulursun. Bu kaygı hali eğer seni bir tehlikeden korursa “bak ben demiştim” dersin, eninde sonunda gerçekleşecek bir olumsuzluk olduğunda da yine “bak ben demiştim” dersin. Yani bir süre sonra karamsarlığın getirdiği düşünme ve davranış biçimine öyle bir değer yüklersin ki, olan biten hep senin kontrolde olup olmamanla ilgili gibidir. Oluşan bu yaşam tuzağı da sürekli kendini besleyen bir kısır döngüden çıkamamana neden olur.


Bütün karamsarlığından sıyrılıp mutlak iyimser biri olman kulağa çok ütopik gelebilir, ancak bu yaşam tuzağından kurtulmayı başarabilmek bile çok rahatlatıcıdır.

30 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page